Latince, Balkanlarda doğduğu düşünülen Belisarius'un ikinci diliydi. Bizans tarihinin en büyük ve şüphesiz en ünlü imparatorlarından olan Jüstinyen'in amcası I. Justin zamanında İmparatorluk koruması olarak orduda görev aldı. Bu görevdeki başarıları ile komutanlığa yükseldi ve sonrasında Mezopotamya'ya gönderildi. Sasanilere karşı kazandığı zaferler ile dikkat çekti. Savaşın bitişi ile İstanbul'a döndü.
Jüstinyen döneminde gerçekleşen Nika İsyanı sırasında İstanbul'daydı ve isyanın bastırılmasında önemli bir rolü oldu. Bu başarısından sonra İmparatoriçe Theodora'nın yakın arkadaşlarından Antonina ile evlendirildi. Bu evlilik süresince Belisarius'un karısına duyduğu sevgi dönemin tarihçileri tarafından yazılmıştır. Antonina'nın da son derece iyi bir eş olduğu da belirtilmiştir. Yine de bazı iddialara göre Antonina, Belisarius'u kontrol etmek için Theodora'nın seçtiği bir ajandı.
Belisarius bastırılan isyan ve kurulan yuva sonrası Kartaca'daki Vandal Krallığı üzerine gönderildi. Taktik dehasını kullanarak Vandal Krallığı'nı yıktı. Bazı tarihçiler Jüstinyen'in emrinin bazı limanların kontrolünün alınması olduğunu iddia etmekte. Tüm krallığın Bizans'a bağlanması Belisarius'un durumları iyi okuması sonucu verdiği kararlardan ötürü olduğu savunulabilir.
Bu büyük zafer sonrası Belisarius, İtalya'ya Roma İmparatorluğu'nun kadim topraklarını geri almaya gönderildi. Önce Sicilya ardından da Napoli'nin kontrolünü ele geçirdi. Roma'yı da Ostrogotlardan alan Belisarius, buradaki Got kabilelerinin saygısını kazandı ve kendisine krallık tacı sunuldu. Zaferini kesinleştirene kadar bu teklife sıcak bakıyormuş gibi davransa da krallığı reddetti. Ancak artan ünü ve bu olay sonrası Jüstinyen'in desteğini kaybetti. Belisarius İtalya'dan uzak tutulmalıydı.
İlk zaferlerini kazandığı Mezopotamya'ya tekrar gönderilen Belisarius, burada son derece kısıtlı imkanlar ve güvenemeyeceği askerler buldu. Bu şartlar altında savaşmaya devam etse de bir noktada komutanlıktan ayrıldı. Artık Jüstinyen tarafından ihanet ile suçlanabilirdi ve beklenen oldu.
Eşi Antonina ve İmparatoriçe Theodora sayesinde kellesi kurtulsa da Jüstinyen'in yanında yeri yoktu. Fethettiği İtalya'da Gotların tekrar güçlenmesi ve Bizans'ın Belisarius yerine atadığı komutanların yetersizliği onu tekrardan İtalya seferine çıkarttı. Bu sefer bir önceki gibi ihtişamlı olmadı zira Jüstinyen'in asker ve para desteği çok azdı. Bu zorluklara rağmen keskin zekası ile zaferler kazanan ve ölümden uzak duran Belisarius, İmparatoriçe Theodora'nın ölümünden sonra emekli edildi.
En büyük destekçisini kaybetmesine rağmen İstanbul'da kalmasına izin verildi. Büyük ihtimalle uzak bir eyalette isyan çıkartması ihtimali bu kararda öncelikli sebepti. Huzurlu bir emeklilik geçirirken 559 senesinde ortaya çıkan Hun-Bulgar akınlarına karşı başkenti koruması için göreve çağırıldı. Son Romalı Generallerden gösterilen Belisarius, bu görevi de hakkıyla yerine getirdi ve sonrasında emekliliğe geri döndü.
Belisarius her ne kadar siyasetten uzak kalsa da siyaset ondan uzak kalmadı. İmparator Jüstinyen'e karşı yapılan darbe girişiminde adı geçti. Birçoklarına göre masum olsa da 562'de hapse atıldı. Hayatının sonraki dönemi ile ilgili ise iki iddia mevcut.
İlki ve tarihi kaynaklara göre doğru olanı hapisten bir süre sonra suçsuzluğunun kanıtlandığı, İstanbul'da mutlu mesut yaşayıp ve yatağında huzurlu bir şekilde öldüğü yönünde.
Diğer iddia ise Jüstinyen'in emri ile kör edildiği ve İstanbul sokaklarında dilenmeye bırakıldığı yönünde. Çok daha karanlık ve teatral olsa da gerçekçiliğinin az olduğunu söylemek gerek.